NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
157 - (2637) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
سهيل، عن أبيه،
عن أبي هريرة.
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن
الله، إذا أحب
عبدا، دعا
جبريل فقال:
إني أحب فلانا
فأحبه. قال
فيحبه جبريل.
ثم ينادي في
السماء فيقول:
إن الله يحب
فلانا فأحبوه.
فيحبه أهل
السماء. قال
ثم يوضع له
القبول في الأرض.
وإذا أبغض
عبدا دعا
جبريل فيقول:
إني أبغض
فلانا فأبغضه.
قال فيبغضه
جبريل. ثم
ينادي في أهل
السماء: إن
الله يبغض
فلانا
فأبغضوه. قال
فيبغضونه. ثم
توضع له
البغضاء في
الأرض".
{157}
Bize Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû
Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
«Şüphesiz ki, Allah bir kulu
sevdiği vakit, Cibril'i çağırır da: Ben filânı seviyorum, onu sen de sev! der.
Ve onu Cibril de sever. Sonra semâda seslenerek: Gerçekten Allah filânı
seviyor; onu sîz de sevin! der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun
için yeryüzüne kabul konur. Bir kuta da buğzetti mi Cibril'i çağırarak: Ben
filâna buğzediycrum, ona sen de buğzet! der. Ve Cibril ona buğzcder. Sonra semâ
ehli arasında: Allah filâna buğzediyor, ona sîz de buğzedin! diye seslenir.
Onlar da kendisine buğzederler. Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur.»
buyurdular.
157-م - (2637)
حدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا يعقوب
(يعني ابن
عبدالرحمن
القاري). وقال
قتيبة: حدثنا
عبدالعزيز
(يعني
الدراوردي). ح
وحدثناه سعيد
بن عمرو
الأشعثي.
أخبرنا عبثر
عن العلاء بن
المسيب. ح
وحدثني هارون
بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب.
حدثني مالك
(وهو ابن أنس).
كلهم عن سهيل،
بهذا الإسناد.
غير أن حديث
العلاء بن
المسيب ليس
فيه ذكر البغض.
{m-157}
Bize Kuteybe b. Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub (yâni İbni Abdirrahrnan El-Kaâri) rivayet
etti. Yine Kuteybe dediki: Bize Abdu'l-Aziz (yâni Ed-Derâverdî) rivayet etti.
H.
Bize bu hadîsi Saîd b.
Anır El-Eş'asî de rivayet etti. (Dediki): Bize Abser, Alâ' b. Müseyyeb'den
naklen haber verdi. H.
Bana Harun b. Saîd
El-Eylî dahi rivayet etti. (Dediki): Bize îbni Vehb rivayet etti. (Dediki):
Bana Mâlik (bu zat İbni Enes'dir) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Süheyl'den
bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki: Alâ' b. Müseyyeb'in hadîsinde buğz
zikredilmemiştir.
158 - (2637) حدثني
عمرو الناقد.
حدثنا يزيد بن
هارون. أخبرنا
عبدالعزيز بن
عبدالله بن
أبي سلمة،
الماجشون عن
سهيل بن أبي
صالح. قال:
كنا
بعرفة. فمر
عمر بن
عبدالعزيز
وهو على
الموسم. فقام
الناس ينظرون
إليه. فقلت
لأبي: يا أبت!
إني أرى الله
يحب عمر بن
عبدالعزيز.
قال: وما ذاك؟
قلت: لما له من
الحب في قلوب الناس.
فقال: بأبيك!
أنت سمعت أبا
هريرة يحدث عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ثم ذكر
بمثل حديث
جرير عن سهيل.
{158}
Bana Amru'n-Nâkıd
rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize
Abdu'l-Aziz b. Abdillah b, Ebi Selemete'I-Mâcişun, Süheyl b. Ebî Sâlih'den
naklen haber verdi. Süheyl şöyle demiş: Arafat'da idik. Derken Ömer b.
Abdi'l-Aziz geçti. Kendisi hac emîri idi. İnsanlar ona bakmaya kalktılar. Ben
babama :
— Babacığım! Görüyorum ki, Allah Ömer b.
Abdi'l-Aziz'i seviyor, dedim. (Babam):
— Ne o? diye sordu.
— Çünkü insanların kalblerinde onun sevgisi
ver, dedim. Bunun üzerine babam ;
— Baban hakkı için yemin ederim ki, ben Ebû
Hureyre'yi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ederken
dinledim, dedi. Sonra Cerîr'in Süheyl'den rivayet ettiği hadîs gibi anlattı.
İzah:
Bu hadîsin Ebû Hureyre
rivayetini Buhari «Kitâbu'l-Edeb» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de tahric etmiştir.
Allah'ın kulunu
sevmesinden murad; onun için hayr irâde buyurması, kendisine hidayet ve ni'met
vermesidir. Buğzu da azabını veya şekavetini irâde buyurmasıdır. Semâ ehlinden
maksad meleklerdir. Cebrail (Aleyhisselâm) ile diğer meleklerin bir kulu
sevmeleri, ya onun için istiğfar ve duada bulunmaları yahut sair insanlar gibi
sevmeleridir. Ki bu sevgi kalbin meylinden biriyle mülakat için şevk
duymasından ibarettir. Meleklerin bir kulu sevmeleri Allah-u Teâlâ'ya itaat
ettiği ve onun rızasını kazandığı içindir. Kabulün yeryüzüne konmasından murad;
insanların o kulu sevmeleri ve ondan razı olmalarıdır. Bunun zıddı da buğz
etmeleridir.
Cebrail
(Aleyhisselâm)'ın meleklere seslenmesi, o kul hakkında istiğfar ve niyazda
bulunsunlar diyedir.